Askerliğimi 2008 yılında Kıbrıs'ta kısa dönem olarak yaptım. Hiçbir iş yapmadığım için askerlik yatarak geçti. Yani torpilli denilen sınıftaydım. Kıbrıs'a ayak basar basmaz saçma sapan işlerle askerlerin oraya buraya nasıl koşuştuğunu görünce insan büyük bir hayalkırıklığına uğruyor.
Efendim, bizim kahraman (!) bir tabur komutanımız vardı, zannediyorum binbaşıydı. O Ağustos'ta rütbe alacaktı kendisi; ancak definecilikten ordudan atıldı. Kahraman komutan, kışla nöbetçisi olduğu gecelerde nöbetçi er ve erbaşların ellerine kazma kürek verip askeri cip ile bir yerlere götürüyor, elinde bulunan Rumca haritaya bakıp kazı yaptırıyordu. Bir gece, iki gece, üç gece derken sona yaklaşılıyor. Asker çocukların söylediğine göre 1-2 günlük işleri kalmış. Sonrası komutanın vaat ettiği lüks arabalar, paralar vs.
Şükür ki sivil halktan birileri olayı polise intikal ettiriyor ve polisler bir gece iş üstünde kazma kürek suçüstü yapıyor. Tabii bizim kahraman komutan gayet pişkin, polislere posta koymalar falan; ama askeri cezaevine giriyor.
Buraya kadar normal olan hadise buradan sonra garipleşiyor. Tümene çağrılan kazı ekibine standart bir ifade ezberletiliyor, bu ifade yardımıyla kahraman komutan emekliye sevkediliyor. Yanlış anlaşılmasın, bu kahraman(!) vatanı korumakla sorumlu! Yani o görevdeyse asayiş berkemal.. Allah biliyor adamın eline fırsat geçse milleti donuna kadar soyar bu kahraman ve kahraman koruyucusu sistemleri.
Dediğim gibi, askerde bir iş yapmadım. 5 ayımı dondurucuya koyup geri evime geldim. Ezilmedim, ama can sıkıntısından bol bol gözlem yapma ve olayları takip etme fırsatım oldu.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker