Askerliğimi 1997 yılında Balıkesir'de asteğmen olarak yaptım.
Amirim kıdemli bir albay idi. Çalıştığımız yerde bulunan sivil memur, asker ve subayları kendi güttüğü koyunlar olarak görüyor, bu kişilere hakaret ve dayak atarak kendi ruh hastalığını yansıtıyordu. Ben sadece bir hatıramı paylaşmak isterim.
Askerliğim sırasında sözlü idim. Nişan yapılması için cumartesi gününe anlaşılmış. Ben de daha önceden albaydan izin almıştım. Zaten memur mesaisi gibi çalıştığımızdan akşam 5'ten sonra, bir de cumartesi ve pazar tatil günümüzdü. Nişan İstanbul'da gerçekleşeceğinden ve İstanbul'un Balıkesir'in garnizon hudutları dışında olmasından ötürü, albayım sağ olsun haftasonu cumartesi için bir gün izin verdi. Fakat "pazar günü seni burada göreceğim; çünkü tatbikat yapacağız" dedi.
Ben cumartesi nişanı yaptım. Gece saat 01:00 otobüsü ile yorgun argın yola çıkarak sabah 07:00'de vazife başına geldim. Fakat piyasa sakin... Nöbetçiler haricinde kimse etrafta yok. Anladım ki bizim albay dalgasına, eziyetine veya gıcıklığına beni çağırmış. Ne de olsa oradaki kanun koyucunun kendi olduğunu düşünüyor. İtiraz hakkınız yok.
Şu anda askerdeki kardeşlerimizi Allah'a emanet ediyorum.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker