1990 yılında İzmit Derince Asker Hastanesi’nde temizlikçi, aşçı, hizmetçi, şamaroğlanı, kum torbası olarak olarak vatani görevimi yaptım.
Birgün o zamanın hastane müdürü olan binbaşı rütbeli subay odasına çağırdı beni. Ben odaya girdiğimde iki tane bayanla sohbet ediyordu. Benim girdiğimi görünce “evladım hoş geldin, nasılsın” şeklinde hal hatır sorduktan sonra çaycıya benim için çay getirmesini söyledi. Ben başıma geleceği bildiğim için askeri kurallar içerisinde teşekkür edip içmeyeceğimi söyledim. “Olmaz evladım” dedi babacan bir sesle, içmem için ısrar etti.
Bayanların sevgili komutanıma nasıl bir hayranlık ve sempati ile baktığını unutamam. Tabii komutanım çayı içmem için koltuklardan birine de oturmamı söyledi. Ben çayı bitirmeden bayanlar müsaade isteyip odadan ayrıldılar. Giderken askerlerine karşı baba şefkati ile davrandığı için onu takdir eden bir şeyler söylediler.
Bayanlar odadan çıkar çıkmaz “kaaallllkkkk o. çocuğu!” sesi yankılandı odada. O binbaşı benim o. çocuğu olduğumu zannediyordu, ama ben ne olduğumu biliyordum. Onun için söylediklerini hiç bir zaman üstüme alınmadım.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker