1974-1975 yıllarında Tuzla Piyade Okulu'nda askerlik yaptım.
Birgün başımızda bir başçavuş, 15 asker cento atış alanına gidiyoruz. Yabancı plakalı bir taksi kaza yapmış, anayolun kenarında duruyordu. Bunu gören başçavuş "arkadaşlar, taksi kaza yapmış ikinci kazaya sebebiyet vermeyelim, hep beraber yolun kenarına çekelim" dedi. Arabayı 20-25 metre içeri çektik ve atış alanına doğru devam ettik.
O gece kademe baş çavuşu eratları almış, kaza yapan taksinin başına gitmişler. Başçavuş, işe yarayan ne kadar parça varsa erata söktürmüş. Meğer bölükteki iki başçavuş hurda taksi almayı ticarete dökmüşler. Askeriyenin kademesinde nöbetçi oldukları geceler askerleri sabaha kadar kendi arabalarının işlerinde çalıştırıyorlardı. Eski arabaların bakımını bedavadan askeri malzeme ile yapıp yeniliyorlardı.
Bir de o zamanlar Kıbrıs Savaşı dönemi, ülkede benzin kıtlığı var. O iki astsubayın taksilerinin arkasında boş bidonlar vardı. Bidonlar sabah boş geliyordu akşam dolu olarak askeriyeden dışarı çıkıyordu. Dışarda benzini satıyorlardı. REO'larda [bir tür askeri kamyon] ne kadar mazot varsa hortum ile çek, sat!
Oh, ne ala memleket!
İsimsiz, bize ulaşan eski asker