Hikayemi çok kısa olarak ve detaylara girmeden yazacağım.
Yaklaşık 18 yıl önce Doğu Anadolu’daki bir ilimizde askeri fırında askerlik görevimi yaparken fırındaki ekmeklerin ve unların çalındığını gördüm. Bu durumu kolordu komutanımıza isimsiz ve imzasız mektupla bildirdim. Birkaç gün sonra kolordu komutanının emir subayı sabah içtimasında fırına geldi ve mektubu kimin yazdığını araştırmaya başladı. Teker teker bütün askerlerle görüştü, mektubu yazabilecek sekiz kişiyi ayırdı.
Ertesi gün ben de dahil sekiz kişiyi kolordu komutanının makamına götürdü. Makama çıkmadan önce yazı örneklerimizi aldı ve mektubu kimin yazdığını sordu. Dayak yeme korkusu ile yazdığımı söyleyemedim. Kolordu komutanının makamında kolordu komutanı tarafından sorguya çekildim ve şüpheler benim üzerimde yoğunlaştı. Kolordu Komutanı şikayet mektubunda sözü edilen konuları araştırmak yerine beni muhafız bölüğüne sürdü, bana en ağır makineli tüfeğin verilmesini ve en ağır eğitimin yaptırılmasını söyledi.
Ertesi gün fırından ayrılırken levazım yüzbaşımız beni çağırdı ve kendisinin görevli olduğu iki yıl içinde fırının her yıl 20 ton un açığı verdiğini, kendisinin korktuğu için bu işin üstüne gidemediğini söyledi ve beni tebrik ederek muhafız bölüğüne uğurladı.
Askeri fırınlarımızın ve para dönen bütün askeri dairelerin ve birliklerin denetlenmesi lazım diye düşünüyorum.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker