Yakın bir zamanda bir kardeşim askerlik görevini yeni tamamlamış, anlata anlata bitiremiyordu.Ben de ona “neden bu kadar anlatıyorsun” deyince kardeşimin zoruna gitmiş olmalı ki bana tavır koymaya başladı. Beni suçluymuşum gibi görüyordu. “Kardeşim” dedim, “ben vatan haini değilim, ama bir dinle. Her şey anlattığın gibi değil.” Bilmesem tamam; ama ben de askerlik yaptım. Bundan yirmi yıl öncesine gittim ve anlatmaya başladım.
Acemi birliğine gittiğimde çok sevinçliydim. Astsubay çavuş bizi topladı, “mıntıka temizliği var” dedi. Görev, gideceksin! Bir şey demedik, diyemezdik, vatan borcu. Ancak temizlik sırasında bir arkadaşımız sigara izmaritini görememiş, çünkü daha şafak sökmemişti. Sabah olup da astsubay çavuş izmariti görünce hepimize ana-avrat-sülale küfüre başladı. Ben küfür dolu sözler işiteceğimi hiç düşünmemiştim. Neden mi? Çünkü bizden öncekiler oranın peygamber ocağı olduğunu öğretmiştiler bize. Baktım öyle değilmiş.
Yanımızda birinin parası kaybolduğunda herkes hırsız muamelesi görürdü, yine küfürler... Hangisini anlatayım? Binbir çeşit hakaret! Vatan savunması diye gittiğimiz yerde, bize edilen küfürlere karşı bile kendimizi savunamıyorduk.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker