2009 yılında Mardin'de kısa dönem askerlik yaptım.
Genel anlamda küfür, dayak gibi birşeylerle karşılaşmadım. Askerliğim bir kaç ezik rütbelinin egosunu tatmin faaliyetleri dışında sorunsuz geçti diyebilirim. Hatta çok değerli, ahlaklı, kültürlü, askeri seven, eli öpülesi komutanlarımız da oldu. Ama yine de uzun dönemlere yaklaşımın bize olan yaklaşım gibi olmadığını ve bazı rütbelilerin meslek etiğine uymayan davranış ve söylemlerini de vurgulamadan geçemeyeceğim.
Bu yazıda asıl anlatmak istediğim susuzluk sorunuydu. Mardin gibi kurak bir memlekette bir de ağustos sıcağında ne içmeye su bulabilir haldeydik ne de musluklardan su akıyordu. Tugayın kuyuları kurumaya yüz tutmuştu ve su belli olmayan saatlerde veriliyordu. Günlerce tuvaletimizi tutmak zorunda kaldığımız, sabah içtimasına tıraşsız çıktığımız oldu susuzluk yüzünden. Bir gece artık isyan noktasındayken ve yana yana içecek ve elimizi yüzümüzü yıkayacak su arıyorken birden tabur binasının hemen arkasındaki çim sahanın sulanmakta olduğunu farkettik. Askerden esirgedikleri kullanma suyunu çimlerin yeşil kalması için kullanıyorlardı...
İsimsiz, bize ulaşan eski asker