2000'li yılların başlarında askerliğimi Antep'deki 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda yaptım.
Bölük komutan yardımcısı bir başçavuşumuz vardı. Sorsanız kimse adını bilmezdi, çünkü kendisine "Piton" adını takmışlardı. Kendisi de bilirdi lakabını ve hoşuna giderdi. Bölükte az kişi dayağından kurtulabilmiştir. Her içtimada ve nöbetinde otoritesini göstermek için birisini bir bahane ile yanına çağırırır ve bayıltıncaya kadar dayak atardı. Herkes de içi burkularak seyretmek zorunda kalırdı. Zaten bölükte dayak yememiş asker parmakla gösterilirdi.
90'lı yıllarından başında [Bulgaristan'dan] Türkiye'ye gelen göçmen kardeşlerimizin aklına o yıllarda çekilen "Belene Kampı" filmi gelmiştir. Bulgaristan'da değil fakat Antep'te biz bu zulmü yaşadık. Genelkurmay basında veya birtakım yerlerde askerlikle ilgili yazılardan dolayı insanlara "askerlikten soğutma" ve benzeri nedenlerden dolayı dava açıyor, haksızlık yapıyor. Asıl yapması gereken bu tür insanları araştırıp bulması ve onlar hakkında dava açması.
İnsanları sindirmek için mi askerlere alıyorlar? Askerlik benim ömrü hayatımda, şimdiye kadar yaşadığım en büyük felaket oldu. Bu sitedeki anlatılanları okudukça birçok kişi için de aynı şeyleri hissediyorum. Anladığım şudur: Okulda vatan sevgisi, millet sevgisi aşılıyor öğretmenlerimiz, askere gidince de bazı komutanlarımız bu kazanımları sökmek için ellerinden gelenleri yapıyorlar.
Bunları disipline bağlamasınlar. Yapılan insana verilmeyen kıymettir, kaybeden maalesef yine vatan oluyor.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker