Bu sitenin çıkış noktası umut. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. Yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.

Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


*Facebook'ta "Askerler Anlatıyor" sayfasına üye olabilirsiniz: Tıklayın

6 Ay Evcilik Oynayıp Döndüm

Ben Ankara'da Yenikent'te bir kışlada kısa dönem olarak (diğer uzun dönemlerin ve komutanların tabiriyle poşet olarak) askerlik yaptım. Yeni bitirdim. Benim için askerilik tam bir hayalkırıklığı idi. Ben askeriyemizi, komutanları çok teknik, sistematik çalışan insanlar sanırdım. Bambaşka bir yer bekliyordum. Gerçekten verilen paralara yazık oluyor, dökülen bu kadar emeğe... Size sistemsiz, yapmış olmak için yapılan işleri sıralayayım:

1. Askerlik yaptığım yerde bir de yardım tugayı vardı. Ne iş yaptığını uzun bir süre bir türlü anlamadım, ancak askerliğimin sonlarına doğru anladım. Meğer bu bu alay deprem gibi bir afet olursa yardım sağlayacakmış. Buranın işlevini nasıl anladım biliyor musunuz? Tatbikat yaptılar, o zaman. Kışlanın içinde çadırlar kurdular uyduruktan, birsürü panolar yaptılar, ağaçlar kesip yollara yıktılar. Görmeliydiniz, akıllara zarar! Resmen askercilik oynadılar koca koca komutanlar. Bu arada birçok rütbeli komutan gelip bu evcilik oyununu denetlediler. Tatbikat futbol sahasında yapıldı, en çok ona yandım: Çim saha mahvoldu.

İnanın utandım ve üzüldüm. Bu kadar insan burada ne iş yapar? Bu kadar maaşı bu komedi için mi alıyorlar? Bu bahsettiğim yerde biz askerleri muayene edecek sayıda doktor bile yok; depremzedelere nasıl yardım edilecek bilinmez.

2. Bu kışlada birçok askeri unsur var. Bunlardan biri de anladığım kadarı ile tüm askeriyenin arıza-onarım işlerinin yapıldığı karargah. Bütün fabrikalar buraya bağlı. Ne var ki benim askerliğim süresince burada tam altı ay çöp toplanamadı, her tarafı pislik götürdü. Niye mi? Çünkü çöp arabalarının hepsi bozuktu. Düşünsenize, tüm araç gereç arızalarının yapıldığı yerde çöp arabalarının tamirini yaptıramıyorlar.

3- Askerliğim süresince çok rezil köhne bir revirde muayene olduk. Aslında muayene değil adı, vizite; yani herkesin kendi üstünden sorumluluk atma yeri. Kimsenin derdine kesinlikle derman bulunmaz. Bir-iki ilaç yazarlar veya bir üst hastaneye, sonra gene bir üstteki hastaneye sevk ederler: Git-gel habire, git gel... Koca askeriyede herhalde biz kölelerle beraber rahat 1000'den fazla insan var, ancak sadece 1 tane doktor var.

4- Habire nöbet tuttuk. Diyeceksiniz ki: "Ne var kardeşim, askersin tut nöbet!" Tamam da adı nöbet! Ankara'nın soğuğunda, adım başı nöbet yeri, nöbetten kafanı kaldıramıyorsun. Ayaz tepende! Neyi niye beklediğini de bilmiyorsun ki... Burası Güneydoğu değil. Adım başı nöbet kulesi, bitmiyor ki nöbet... Sonra biri gelse ne yapmam bekleniyor? Her taraf şehir, yan taraf sanayi, adam işten çıkmış, ne yapayım, gelen vatandaşı vurayım mı?

Askeriyeye güvenlik sistemi, kamera yerleştiremiyorlar. Düşünün, her adımda asker nöbet bekliyor. Ya arkadaş, ben neyi nasıl koruyacağım ki? Sabaha kadar saatlerce soğukta neyi beklerim bilmem!

Anlayacağınız sırf eziyet olsun diye Ankara'nın o soğuğunda laf olsun diye saatlerce nöbet tuttuk.

Birsürü hazır müdahale kıtası var. Her yerde 5-6 tane mi ne var... Ne mi yaparlar? Hiçbir şey! Burası akşamları nöbetçi komutanların oyuncağıdır, onlar gelir oynarlar. "Şurdan baskın var, burdan baskın var..." Ankara'nın göbeğinde ne baskını olacaksa... İyi tarafı müdahale kıtasındakiler nöbetten yırtıyordu. Bir-iki ay da öyle oyun oynadık.


Bir de en çok izmarit toplamaktan bıktım burada. Aslında yaşça büyüğüz diye diğer arakdaşlar pek bırakmadı, ama iğrenç bir şey. Ben sigara içmiyorum, neden izmarit topluyorum ki? Üstelik ben sabahın köründe temizliyorum, arkamdan komutanlar servis beklerken yine atıyorlar, biz yine fırça yiyoruz. Etrafta tek bir çöp kutusu yok. İzmarit toplayalım diye, asker boş durmasın diye böyle bir sistem yapmış olmalılar heralde...

Altı ay boyunca aynı yemekleri yemekten bıktım. Bir haftada insan defalarca kuru fasülye yer mi? Herhalde 2-3 çeşit yemek biliyorlar, başka yemek yok. Tabi yenmiyor, hepsi çöpe, ekmekler çöpe...

Yazık oluyor devletin milletin parasına. Emin olun benim askerlik yaptığım yerde çöpe atılan yemek ve ekmekle yüzlerce kişi doyar. Kimsenin de umurunda değil. Anlayacağınız bizim askeriye o kadar sistemli değil. Birsürü insan boş yere çalışıyor, boşa maaş alıyorlar. Beni askerlik yapayım diye aldılar, bir kez ateş etim silahla. Sadece nöbete geldim gittim. Askerlik adına tek bildiğim nöbete git-nöbetten gel! Oturmak, nefes almak için doğrudüzgün bir gazino, bir kafetarya yok. Hep köhne yerler. Her şey yapmış olmuş olmak için yapılmış. Dostlar alışverişte görsün.

Kendilerine kocaman görünmez bir dünya kurmuşlar. Dışarıdan bir şey var zannediyoruz, emin olun hiç bir şey yok...

Yazık giden, harcanan paralara.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker

Zİyaretçİ Sayısı