2005 yılında 85/3 olarak askere gittim. Acemi birliğimi Ankara Etimesgut’ta yaptım.
İlk iş, 15 TL’lik “asker çantası” dedikleri bir malzeme çantasını zorla satmak oldu. Biz askere gelirken yanımızda her şeyi getirmiştik; ama yok, onları kullanamazsın. Ne sabah kahvaltısı ne öğle yemeği ne de akşam yemeği bir şeye benziyordu. Kantin sivil hayattaki marketlerden daha pahalı, ateş pahasıydı. Ama aç kalmamak için mecburen kantinden karnımızı doyuruyorduk. Bir ay boyunca sol-sağ-sol-sağ yürüdük. Acemi birliği sadece yürümekle geçti.
Usta birliğini Lüleburgaz’da Pamir Kışlası’nda yaptım, bir ay orduevinde çalıştım. Komutan hanımlarının günlerinde servis yapmaktan yoruldum.
Fırça üstüne fırça atan, 70 askeri 40 kişilik koğuşlara koyan komutanlarımız vardı. Komutanlara hizmet yapmaktan 2 saat uyuyamıyorduk. Koğuşlar bodrum katındaydı, havasızlıktan nefes alamıyorduk. Askerler komutanların umurunda mı? Gelsin kaymakamı, gelsin valisi, gelsin özel konuğu... Sabahlara kadar içen komutanlara hizmet mi edelim, nöbete mi gidelim? Sadece işkence, rezillik!
İsimsiz, bize ulaşan eski asker