96-97 Ege Ordu Muhafız Bölüğü denilen cehennemde yaptık askerliği.
Önce ailemden bahsedeyim de ne kadar objektif olduğum anlaşılsın. Dedemin babası Yemen'de kalmış subay. Dedem İstiklal Savaşı gazisi subay. Babam yedek subay. Tabi ki ben askerle beraber yenilen kurtlu peksimet, süpürge tohumundan ekmek ve kavrulmuş buğday anılarını; cephede düşmanla yapılan göğüs göğüse süngü savaşlarını; yani komutan baba- asker evlat hikayelerini dinleye dinleye büyüdüm.
Nereden bilebilirdim ki onların o zamanlar yaşanıp bittiğini.
Benim insani değerlerimi dünyada en çok güvendiğim kurum değiştirdi.
Ordu adeta vahşi bir kavim tarafından istila edilmiş: işkence, hırsızlık, adam kayırma, köşe dönücülük had safhalara ulaşmış. Yedi göbek asker olan bizlerin hakları haram olsun. Dedem derdi ki tüyü bitmedik yetimin hakkı vardır, peygamber ocağıdır. Umarım bu fakir millete bunu yapanlar hem bu dünyada hem öbür dünyada belalarını bulur. Bana göre hala mukaddes olan ordumuz bu pisliklerden inşallah en kısa zamanda kurtulur. Yapılan akıl almaz zulmü, işkenceyi, hırsızlığı, adam kayırmayı anlatamayacağım. Aklıma getirmek bile sinirlerimi bozuyor. Sadece şunu söylemeliyim: Ordu subay-astsubay seçerken psikoloji testi de yapmalı.
Şimdi bize vatan haini derler. Ben bu vatan ve onun yoksul ve temiz halkı için tıpkı bütün ailem gibi gözümü kırpmadan ölüme giderim ama bazıları kılını bile kımıldatmaz, bundan en ufak şüphe duymuyorum.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker