Yıl 2005. Türkiye derecesi ile kazandı askeri liseyi. Daha konuşmayı yeni yeni öğrendiği sıralarda babasıyla namaz kılardı. "Baba benim de asker olmam için dua et" derdi namazın sonunda. Duaları gerçek olmuştu. Ankara Fen Lisesi'ni kazanmaya yetecek kadar puanı vardı ama o dönüp bakmadı bile. Tercihlerini okul müdürü yapmıştı ve o ilk tercih edilen yeri kazanmıştı. Yine dualarla ve nasihatlerle uğurlandı. Okula gitmeden önce ve gittikten sonra ailesi ordu mensupları tarafından defalarca ziyaret edildi; hayırlamak, tebrik etmek bahanesiyle. İzledikleri haber kanalından okudukları gazeteye, çocuklarının dersane öğretmenlerinden yaptıkları gezilere kadar herşeyi soruyorlardı.
Velhasıl küçük asker okula başladı. Her şey iyi gidiyordu. Komutanlar memnun, asker memnun, dersler iyi. Bayramlarda komutanlar kendi el yazılarıyla mektup yazıp hem bayram kutluyor hem de böyle bir evlat yetiştirdikleri için aileye teşekkür ediyorlardı. Ama ne olduysa sorgulamalar arttı. Önce üniversitede okuyan abla okula çağrıldı. Abla korkudan başörtüsünü çıkardı, blucinleri çekip gitti.Komutan ablaya "kardeşinizi sınıf başkanı yapacaktım hakediyor; ama biraz beklemek istedim" dedi. Lise, küçük askerden çok memnundu!
Sonra küçük asker arkadaşlarına takip ettirildi. O yıl bu şekilde bitti. İkinci yılın ikinci dönemi bitmek üzere idi ki aile çağırıldı. "Oğlunuz kıstaslarımıza uymuyor" dendi, eline valizi tutuşturulup yıkılan hayalleri ile birlikte eve yollandı. Üstelik hiçbir sebep gösterilmedi. Aileden de çocuğun giydiği ayakkabıdan içtiği çorbaya kadar her şeyin parası istendi. Aile kabul etmeyince çocuğun tasdiknamesi verilmedi ve çocuk başka bir okula başlayamadı. Böylece eğitim hakkı elinden alınmaya çalışıldı. Mahkeme kararı ile tasdikname alındı. Sonra yine mahkeme kararı ile çocuk askeri liseye geri döndü ve mahkemenin sonuçlanması ile askerlik hayalleri tamamen bitmiş bir halde yeniden okuldan atıldı. Eline de 24 bin TL'lik senetler tutuşturuldu. İki yıl okumanın ve suçsuz yere okuldan atılmanın bedeli 24 bin idi.
Sonra ne mi oldu? Çocuğun devre komutanı yüzbaşı iken binbaşı oldu. Aynı dönemde dört öğrenci daha sebep gösterilmeden okuldan atıldı. Askeri lise komutanlarının birtakım istihbarata dayanarak okuldan attıkları o çocuk, onca yaşadığı olumsuz şeye rağmen ilk senesinde çok iyi bir puan alarak eczacılığı kazandı. Hem de iyi bir üniversitede... Ne diyelim, "kötü komşu mal sahibi edermiş". Kimin kaybettiğini siz düşünün.
İsimsiz, bize ulaşan eski askeri öğrenci