Adım Ruhi. Var bir adım yani. "İsimsiz Türk Askeri" değil. "Kahraman Türk Askeri" değil.
Geçen sene bu sıralar , hala da, hala da askerdim. "Ha iyi kısa dönem yapmış, kurtulmuşsun" diyene söverim. Kısa değil arkadaş, değil! Okuyorum yazılanları, anlatılanları. Benzer çok şey var elbette. Elbette yaşananlar kişinin bünyesiyle de ilgilidir. Hakkı var söyleyenlerin. Ama ben derim ki, imam olduğunu söyleyip okuma yazması olmayan bir avuç gencin tepesine oturanlar, askerin o çürük zeytinli, kokuşmuş peynirli, fareyle paylaşılan ekmeğini çalanlar, 4 saat arayla günde 8 saat olan nöbet sırasında tüfeğini alt devreye taşıtanlar, Suriye sınırında gece soğuğunda fukaranın parkasını kendine döşek edip nöbet yerinde uyuyanlar, yediği fazla yemeğin rehavetiyle kendisinin neden zamanında uyandırılmadığını döverek soranlar, birbirinden çalan erler, iki kelimeyi bir araya getiremeyen asteğmenler, şark kurnazı uzman çavuşlar, salt bir askerlik sorunu değil. Daha fazlası!
Beni orda 6 ay mayınlı araziyi izleyeyim diye kuleden kuleye aç ve susuz ve pis ve yorgun ve hasta ve de üzgün gönderen akılları ben biliyorum, gördüm. Kaçakçı peşinde koşan askerler;
içtikleri sigara, kullandıkları telefon: Kaçak!
Ben kısa dönem askerlik yaptığım için vatan sevmez olurken, diğer yanda başka birinin sesi çok çıkıyor diye kahraman oluyor. Devlet gence 20 yıl yatırım yapıyor, 20.yıl askere alarak ya öldürüyor ya da bezdirip küstürüyor.
Sayfalarca kusabilirim hıncımı.
160 gün boyunca karnımın yalnızca bir kere doymuş olması, doymak bilmezliğimden değil, hayır! Bütün o günler boyunca, istirahat saatlerimde uyuyamamış olmam da, kedimi özlememden değildi, hayır! "Vatan borcu" adlı kompozisyon yazmamızı istediklerinde, "karşılıklı bir mesele bu, vatanın da borcu var bana, ben de alacaklıyım" demem, bölücü olmamdan değil. Ayda bir kere çarşıya çıkmayı istemem, gidip allahın belası şehirde kerhane ziyareti yapıp menemen yemek istememden değil, hayır! "Zorla mı getirdik gençler sizi buraya" diye sorduklarında cevap vermemiş olmam haklı olmanızdan değil, hayır! Dolabımı açıp, bütün kitaplarımı yerlere atıp tekmelediklerinde, buz gibi gözlerine bakıp "komutanın" gırtlağını parçalamadıysam, bu onlardan korktuğumdan değil, hayır!
"Hemşehrim!" diye seslenmek istiyorum o komutana mesela. Hakkın var tamam, biz olmasak kim yapacak bu kadar işi? Biz olmasak senin işin ne burda hemşehrim? Bu kadar iş olmaz burda olmasak biz. Nedir bu dünyada işin ulan? İyi bir müzisyen ya da şoför müsün? Çılgın bir seyyah mı usta bir katil misin?
Bir şey değilsin görmüyor musun ?
Karının babası, asker olduğun için verdi kızını sana. Çocukların asker olduğun için iyi okullardalar. Esnaf, üniformana saygılı. Ama pijamalarının içinde nesin söyle bana? Nesin ulan?
Zorla olmaz hemşehrim, olmaz! Olmaz zorla. Üzerine gelmeyin gencin. Gencin üzerinden çekilin. Üzerinize gelirim.
Ruhi, bize ulaşan eski asker