Yürüyerek dağdaki üst bölgeye gideceğiz. Yani aşağı yukarı 6-7 kilometre yürüyeceğiz. Düz yolda yürümek bir şey ifade etmez, biz dağda 30 kiloluk çantayla yürüyoruz, üstelik silahımız ve yedek 5 şarjörümüz var. Her neyse, vatan için bunlar hiçbir zaman koymaz adama, hatta gurur verir.
Ama bir üsteğmenin çok sevdiği bir köpeği varmış, Pitbull cinsi bir şey. Tugayda bıraksa garibin gözü arkada kalırmış. Üst bölgede de en fazla tavşana, tilkiye havlayıp eğer çevrede PKK'lılar varsa dikkat çekmeye yarıyor. O subay bizim bölükten değil, zaten biz bölüğümüzden en fazla 3 kişiyle çıkıyoruz dağa.
Neyse, subay tugay kapısına kadar köpeğini kendisi getirdi. Sonra kendi bölüğünden bir askere seslenerek 'silahını sırtına as, köpeği sen götüreceksin' dedi. Ulan köpek de huysuz mu huysuz! Sağa sola gitmeye çalışıyor. Askerin zaten yükü ağır, bir de 7 kilometre boyunca iki eliyle zincirini tutup o köpeği götürmekle uğraştı mahvoldu adam. Üstelik sabahın 4'ü, hava daha aydınlanmamış.
Biz Batı'nın herhangi bir ilinde asker değildik. Türkiye'nin en çok şehit verdiği ili Şırnak'ta üstelik Gabar Dağı'nda yürüyorduk. Hani aniden bir saldırı olsa o asker köpeği bırakıp sırtından silahını alana kadar on defa şehit olur! O gün herkes sövmüştür o subaya: Asker senin köpeğinin bakıcısı mı?
Ama emir kulusun hiçbir şey diyemezsin!
akpartiforum'da yazan Depare rumuzlu eski asker