1999 yılında Manisa Kırkağaç'ta askerlik yaptım. Acemiliğim Yenifoça'da geçti.
Yenifoça henüz yeni kurulmuş, 4-5 senelik bir alay. Orada spordan başka bir şeye önem verilmiyordu. Günde 2, bazen 3 kez 2400 metre koşuyoruz. Bir de ağustos sıcağı var ki sormayın. 79 günde 2 kez banyo yapabildiğim bir alaydan hergün ihtiyaç banyosu yapılabilen Kırkağaç'a geldim. Öyle seviniyorum ki sormayın. Ama baktım ki burada da devrecilik o biçim.
Askerin de yalakası var. Dışarıdan gelen askerlere ayrı bir muamele, bölükten kalanlara başka. Kendinden küçüklere bile abi dediğin bir düzen. Askere geç gitmişliğin alınganlığı da olunca çekilmez oluyor. Gündüz eğitime çık, gece iki, gündüz üç saat nöbet...
Çok şeye şahit oldum, yaşadım. Bir meyve suyu kutusu yüzünden tezkereme 32 gün kala yediğim dayağı hiç unutamıyorum. Üstelik kutuyu oraya ben koymamışken. Hem de alayın bir numaralı askeri sözleriyle onurlandırılırken, üstün hizmet belgesi ile ödüllendirilirken, subaylara eşdeğer diye taltif edilirken.
Astsubay M.B.-Uşak: Dünya ahiret iki elim yakandadır bilesin.
İsimsiz, bize ulaşan eski asker