Ancak erkek deneyimleri, hele travmatik deneyimler, her ne kadar erkek-egemen bir toplumda yaşıyor olsak da (belki de bilhassa bu yüzden) çok dile dökülmüyor. Biliyoruz ki erkekler ağlamaz, erkekler acılarını dışa vurmaz, erkekler yakınmaz...
O nedenle hikaye toplamak zor. Askerlik ve Türkiye’nin jeopolitik konumuna dair uzun bir sohbete pekçok erkekle girmek mümkün; ancak deneyim, özellikle hisler etrafında anlatılan deneyim dinlemek pek o kadar kolay değil. Hisler (erkekliğin aylarca tehdit altında kalmasından oluşmuş hisler) genelde bastırılıyor. Zira hikayelerde dile gelen hisler “zayıf bir erkeklik” ima ediyor.
Banksy- "Küçük Kız ve Asker", Batı Şeria'da Duvar Resmi |
İşte buradan hareketle biz, hikaye anlatmanın Türkiye’deki itaat kültürüne ve iktidara dair önemli bir sorunu açığa çıkarabileceğini umuyoruz. Bu anlamda amacımız askerlikle ilgili sessizliği burada paylaştıklarımız sayesinde kırmak. Deneyimden kopmuş büyük soyut çıkarımlar ve politik analizler yerine ne yaşadığımızı anlamlandırmamız gerekiyor, hem de acilen. İşte hikayeler böyle bir samimiyeti ve çoksesliliği mümkün kılıyor.
Bugün Türkiye’de önemli bir kesim (belki de yaşananların şiddetinden ötürü) Türkiye’deki hakim söylemlerle özdeşlik kurmuş durumda: “Şerefsizleri, köpekleri öldürdük; vatan hainlerine dersini verdik; yaptık ama haklıydık” gibi bol küfür, bol nefret içeren tepkiler bize göre askerlik çevresinde kronik hale gelmiş önemli bir soruna işaret ediyor: Biz birbirimizi duymayı bıraktık! Daha fenası, bu grubun içinde çatışmaya girmiş olanlar da var 14 yaşında eline silah almamış erkekler de. İnternet forumlarında askerlikle ilgili ufak bir tarama bile insanı barışın geleceği konusunda karamsarlığa itebiliyor.
Ama bu sitenin çıkış noktası umut. Biz barışın mümkün olduğuna inanıyoruz ve silahların gölgesinde yaşamak istemiyoruz. Bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Bu anlamda, askerlikle teması olmuş bütün erkeklerin anlatacakları çok önemli. Çünkü biz bu topraklarda çiğnenen, güdük bırakılan vicdanları, kanunların-meclisin-büyük adamların değil; hikayelerin, paylaşmanın, yeni anlamların dirilteceğini umuyoruz; hepimizin binbir ağızdan anlatacağı hikayelerin...
Anlatacaklarınız size çok önemli gelmeyebilir. Size göre sıkıcı bile olabilir. Biliyoruz ki askere giden büyük çoğunluk 4 kez kurşun sıkıp dönüyor. Ama biz en sıkıcı, en durağan hikayeleri de duymak istiyoruz. Askerlik büyük bir çoğunluk için tam da bu değil mi? Bilgisayar başında geçirilen bir 6 ay; yahut komutana hazırlanan rutin sabah kahvaltıları, ızdıraplı banyo saatleri, sabah yoklamaları, el bombası fırlatma antremanları, kalorifer kazanının tamiri... Anlatacaklarınız tam anlamıyla bir hikaye bile olmayabilir. İçinde siz olun, hissettikleriniz olsun o yeter. Askerlik sizi sizden ne kadar koparıp alıyorsa, biz o derece sizi sizden duymak istiyoruz.
İsminizi istemiyoruz (ama isterseniz isimle de gönderebilirsiniz). Kimsenin yargıçlığına da soyunmayacağız. Eğer anlatacak hikayeniz varsa ve paylaşmak isterseniz sizi dinlemekten memnun oluruz. Amacımız bu ülkede askerlik deneyimlerini arşivlemek, paylaşmak, kayıt düşmek ve hatırlamak.
Kısaca, bu siteyi konuşmak/anlatmak için bir çağrı olarak düşünün. Ölümü kutsayan nefret dolu mesajlar dışında, her türlü hikayeye burada yer vermeye çalışacağız. Bazılarınızın kim olduğunun bilinmesini istemeyeceğini düşünerek sitemizi buna göre şekillendirdik; yazılarınızı basit bir iletişim kutusuyla (e-mail adresi veya herhangi bir ek bilgi gerekmeden) göndermeniz mümkün.
Sitede yazılanların hepsi sizin sesiniz olacak; biz sadece birbirimizi duyabileceğimiz bir ortam oluşturmayı hedefliyoruz.
Son olarak, hukuki bir açıklama yapmak durumundayız. Türk Ceza Kanunu Madde 318 şöyle demektedir:
1- Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
2- Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza yarısı oranında artırılır.
Bu yasa 1889 tarihli İtalyan Zanardi Kanunundan çevrilerek 1926’da kabul edilmiş, çeşitli değişikliklerle bugüne gelmiştir. Her ne kadar bu yasanın demokratik bir toplumla bağdaşmadığını, fikir ve vicdan hürriyetine sekte vurduğunu düşünsek de bu yasayla bağlıyız. O anlamda şunun altını çizme ihtiyacı hissediyoruz: Maksadımız halkı askerlikten soğutmak değil, sizden gelen anıları, aleyhte-lehte fikirleri ve duyguları paylaşmak ve bu ülkedeki barış sürecine katkıda bulunmaktır.
Erkekler,
Asker olarak doğulmuyor; bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.