Yaşayan Ölüyüm Artık

1997-98 Siirt Jandarma Özel Harekat Tabur Komutanlığı'nda (Dadaşlar) şehit Jandarma Uzman Onbaşı (Ağabeyim)ile beraber görev yaptım. Beraber onlarca operasyona katıldık.

1998 Nisan ayında Bestler Dereler bölgesinde 89 teröristin öldürüldüğü operasyonda beraber çatışmaya girdik.Diyarbakır'da başlatılan operasyonda beraberdik. Bingöl'de beraberdik. Bir kere olsun vatan savunması için canımızı düşünmedik. Her operasyondan yüzümüzün akı ile geldik. O dağlarda ekmeğimizi paylaştık, suyumuzu paylaştık.

En son Çukurca'ya doğru intikale başladık. Şırnak Beton Karakolunda ilk mola verildiğinde abim ve arkadaşları çay demlemişler, beni de çağırdılar. Beraber sohbet edip karnımızı doyurduktan sonra istirahat ettik. Sabah tekrar Çukurca'ya doğru yola çıkmak için araçlara bindik O gün sabah abim bir tarafına battaniyeyi açık bir şekilde atmış, bir tarafında sırt çantası karakoldan çıktı ve selamlaştık. O dağınık hali halen gözümün önümden gitmez. Timler sayıldıktan sonra Çukurca'ya doğru yola çıktık. Saat 4-5 gibi Çukurca'nın Köprülü Karakolu'na vardık. Abim Land'ın arkasında oturuyordu yanımdan geçerken el salladı, ben de ona asker selamı verdim. Onların timler Çukurca'daki alayın içine yerleştiler; bizler ise Köprülü Karakolu'na.

3-4 gün bu karakolda kaldıktan sonra operasyon başladı. Araçlarla beraber Çukurca'nın Işıklı Karakolu'na gittik, oradan da Skorskylerle Kuzey Irak Zap bölgesine atıldık. Bizi attıkları tepede bir özel kuvvet taburu ve 25-30 peşmerge vardı. Tepeden 11-12 civarında intikale başladık sabaha kadar yürüdükten sonra arama tarama faaliyeti yaptık. Bir grup peşmerge de bizim emniyetimizi alıyordu. Peşmerge tarafından aniden bixi ile gideceğimiz tepeye uygulama ateşi açıldı. Telsiz irtibatında görüntü alındı denilse de teröristle temas sağlanmadı fakat yerleşeceğimiz tepede tuzaklanmış mayın ve el bombaları bulundu. Burada 7-8 gün tıkama ve pusu faaliyeti yapıldı. Tepedeki son günümüzde sabaha doğru mevzilerden ayrılırken ilk temas sağlandı. Ben mevziyi yıktım. Bizim mevziye ateş açıldı. Hemen mevzi alıp karşılık vermeye başladık. Bizim üst tarafımızdaki uçaksavar timi de yoğun baskı kurunca 5 terörist öldürüldü. Çatışma bitip emniyet alındıktan sonra tekrar intikal başladı. O gün yaralı ve şehit verilmedi. ancak bizim geçtiğimiz patikalardan ortalama 1 saat arkamızdan gelen Kayseri Komando Birliği'nden bir askerin mayına bastığı telsiz anonslarında duyuldu. Mayınlar eski, kimde patlayacağı belli olmaz.

Saat 3-4 gibi tabur çök verdiğinde yani istirahat verildiğinde arkadaşlar 2-3 erlik gruplar halinde oturup sohbet etmek, su içmek, yemek yemek için biraraya toplanmışlarken ben de biraz aşağılarda bir ağacın dibine gölge diye oturdum. Bir şişe su açtım, içerken bir el mermi sesi duydum. Mevzi alıp dere yatağına doğru ateş açtım. Ateşin nerden geldiği gündüz belli olmazdı. Daha sonra tim komutanı bağırmaya başladı,vurulan var mı diye. Bizim timden arkadaşlar bağırdılar vurulduk diye. Benim de vücudumdaki terin yaraya gelmesi ile boynumda bir yanma oldu. Elimi attım: kan. Ben de vurulmuştum. Başımdaki bandanayı çıkarıp boynumdaki yaraya bastırdım, terle ıslanan bandana yarayı daha da yaktı. Taburda görevli doktorun müdahele ederken "mermi bir taraftan girip öbür taraftan çıkmış, bu ölür" dediğini duydum. Kendimde idim. Helikopter çağırıldı. Geç de olsa gelen helikopter yaralı olanlarımızı Çukurca'daki hastaneye bıraktı. Buradaki tedaviden sonra Hakkari Asker Hastanesine götürüldük. Durumum iyiydi.

Gece 11 civarında abimgilin timler yani Dadaşlar 350-400 kişilik terörist grubu ile çatışmaya girmiş. Abimle beraber 7 şehit 12-13 de yaralı vermişti. Ben hastaneden Siirt'teki tabura, oradan da memlekete gönderildim. Ancak 1 hafta sonra gönderildiğim için cenazesini göremedim. Birçok çatışmaya beraber girdiğim, ekmeğimi ve suyumu paylaştığım, bana ilk kez ayakkabı alan abim şehit olmuştu. Onunla görev yapmak gurur vericiydi. O benim abim derdim. O en iyi askerdi, cesurdu, kahramandı. Cüraf'da, Çaçi'de, Herekol'da, Bestler'de, Diyarbakır'da, Bingöl'de, Şırnak'ta, Hakkari'de 35-40 operasyonda omuzomuza beraberdik.Halen her gece o çatışmalar gözümün önüne geliyor, patlamalarla uyanıyorum. Bir türlü üzerimden o psikolojiyi atamadım. Boynumda bir mermi ile yaşıyorum yaşamak denirse. Hayat benim için 98'de bitti, o günden sonra gülmeyi unuttum. Yaşayan ölüyüm ben artık.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker