Askerliğin Yanından Geçmem

1998 yılında askere gittim. Siirt'te askerlik yaptım. Hani eskiler vatan sevgilerini anlatmak için "tekrar çağırsalar tekrar giderim askere" derler ya, ben öyle salakça ve insanlık dışı şeyler gördüm ki askere değil gitmek, askerliğin yanından geçmem.

Askerin sırtına 20-25 kg mühimmat, duruma göre de taş yükle; eğitim adı altında saat tutarak bir tepeye koştur; zamanında gelemezse döv, söv, hakaret et... bu ne biçim bir düzen, bu ne biçim bir eğitim anlayışı? Nasıl, ne biçim bir düzen kurulmuş ki insanların o an sesi soluğu çıkmıyor?

"Ah şimdi olsa öyle yapmazdım, şöyle yapardım" diyorsunuz; ama iş işten geçiyor. Gençliğimin en güzel yılları Güneydoğu'da kayboldu. Ne yaptım, devlete-millete ne hizmetim oldu? Kocaman bir hiç! Orada rütbelilere hizmet edeceğime keşke herhangi bir kamu kuruluşunda b.k temizleseydim daha iyi olurdu. Hiç değilse adam muamelesi görürdüm.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker