Düşman Algısı Yaratmak

Askerliğimi Burdur'da "bedelli" olarak yaptım. Tabii ki kısa veya uzun dönem yapanlar kadar askerliği tatmadık, onların yaşadıklarının çok az bir kısmını yaşadık, ama 3 hafta bile birçok şeyi görmemize yetti.

Mesela, belki "normal" askerlikten farklı olarak, biz bedellilere sürekli "vatan haini" muamelesi yapıldı. Uzmanından başlayarak subayların hemen hepsi her fırsatta bize "beleş" askerlik yaptığımızı hatırlatırken kendileri kantinden ücret ödemeden birsürü şey alırlardı.

Her gün (bazen günde iki defa) "seminer" adı altında Kemalist ve militarist propaganda yaptılar. "Cumhuriyet" filmini (ki berbat bir yapımdı) diziler halinde zorla izlettiler. Seminerlerde sürekli TSK'nin ne kadar yüce bir kurum olduğunu ve düşmanlarımızın kimler olduğunu öğreniyorduk: Bir gün Ermeniler, ertesi gün tarikatlar (Fethullah cemaatine özel bir gün ayrılmıştı, herhalde önemine binaen) hakkında bilgilendiriliyorduk. Hatta Rum Pontus İmparatorluğu konulu bir seminer bile vardı! En ironik olanı da Yunanistan'ın düşmanımız olduğunu anlattıkları gün dönemin Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın Yunanistan'da olması ve Yunan Genelkurmay Başkanı'yla objektiflere poz vermesiydi!

Askere gitmeden evvel bize çok kısa da olsa neden askerlik yaptırırlar diye merak ederdim; orada cevabını buldum. 1. İdeolojik endoktrinasyon, 2. Ordunun her şeye kadir olduğu hissini ve itaat kültürüne dayalı hiyerarşi fikrini zihinlere yerleştirerek bütün topluma yaymak.

Daha bir dolu hikaye var, ama son olarak bir şeyi daha söyleyeceğim: Yürüyüşlerini beğenmeyip yemin törenine çıkarmadıkları erlere (bazıların çok istemesine rağmen) birsürü hakaret ettiler. En ironik olanı da "orada diğer askerler herkesin önünde yemin ederken siz burada pinekliyorsunuz, yazıklar olsun" şeklindeki "serzenişleri" idi. Aramızda çoğunlukla Alamancılar ve ayrıca akademisyenler, bilgisayar mühendisleri, müdür pozisyonunda olanlar vardı. Fakat ordumuzun haksever subayları son derece eşitlikçiydi. Hiçbirimize gayri insani muamele ve hakaret etme konusunda ayrımcılık yapmadılar.

Askerliğin son günü başımızdaki onbaşının söylediği bir sözü de hiç unutmayacağım: "Arkadaşlar, burada bazı kötü ve istenmeyen olaylar yaşamış veya bunlara şahit olmuş olabilirsiniz, ama sivilde bunları kimseye anlatmayın, tamam mı?"

İsimsiz, bize ulaşan eski asker