Baştan Sona Sondan Başa Dayak

Yıl 2007, Tekirdağ/Malkara 95. Zırhlı Tugay'da kısa dönem askerdim. Acemiliğimizi tamamlayıp tugayda bölüklerimize dağıtılmıştık.

Bölüğe geldiğimizin ikinci günü sabah içtimasında bölük astsubayı tüm çavuş ve onbaşıları yanına çağırdı ve bölük önünde sıraya girmelerini emretti. Biz şaşkın kısa dönem onbaşılar ve uzun dönem çavuşlar tek sıra halinde bölük astsubayı önünde dizildik. Bölüğün bilmem neresindeki çöp kovasının yanında bulduğu bir çorabı gösterek mıntıka temizliğinin düzgün yapılmadığını ve sorumlusunun bizler olduğunu küfürler eşliğinde söyledi, ellerimizi açmamızı emretti. Beline doladığı palaskayı çıkarıp başladı sırayla avuçlarımıza vurmaya.

Bu olay baştan sona, sondan başa birkaç tur devam etti. Hızını alamayıp uzun dönem çavuşlardan birini bu 'affedilemez' olaydan sorumlu tutup yumruklar ve tokatlarla dövdü. Arkadaşın kafasına inen yumrukların sesini ve avuçlarımdaki sızıyı hala unutamıyorum.

Bütün bu olaylar bölüğe yeni gelmiş olan biz kısa dönemlere gözdağı vermek için sahneye konmuştu ve izleyiciler arasında astsubayı şikayet edebileceğimiz bölük komutanı ve diğer komutanlar da vardı.

Kısa dönem askerlikte dayağın olmadığı, hele hele astsubayların kısa dönem askerlere dokunamadığına dair üretilmiş şehir efsanesine karşı bir örnek olarak anlattım bu anımı. Askerliğimin bundan sonraki bölümü 3 ay boyunca astsubay tuvaletlerini temizlemek, sabah akşam nöbet ve türlü türlü kaba dayak uygulamalarına tanıklıkla geçti.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker