Kendimi Öldüreceğim

1999 yılı, Apo'nun yakalanmasından birkaç ay önceydi. Görev yaptığım yer Nusaybin'le Cizre arasında, sınıra yakın bir bölgede terkedilmiş bir karakol idi.

Görevimiz İpek Yolu'nun yaklaşık 20 km'lik bölümünü gece korumaktı. 19 kişilik bir pusu timiydik. Başımızda ilk önceleri bir asteğmen vardı. Sonra, ceza alan astsubayları göndermeye başladılar. Bir ara şişman, genç bir astsubay geldi, adını hatırlamıyorum. 5. bölükten sürgün gelmiş. Söylenene göre geldiği karakolda hergün dövdüğü ve işkence yaptığı bir asker gece nöbetinde yalnızken kendini kafasından vurup intihar etmiş. Oradakiler de ceza olarak astsubayı 3 aylığına bizim time göndermişler. Sonra o bölüğe gidip olan biteni tüm çıplaklığıyla ölen askerin arkadaşlarından öğrendim. Gerçekten de askere çok büyük acılar çektirmiş.

Time geldiğinde ilk bir hafta oldukça sakin biriydi. Sonra herşeye kızmaya başladı. En ufak bir hatada askerleri dövüyor, onlara hakaretler savuruyordu. Timin yaklaşık üçte biri evli ve yaşları da 25'ten fazlaydı. Bu astsubay özellikle bir arkadaşımıza çok fena takmıştı. Görev dönüşü mutlaka bir sebep bulup onu her fırsatta aşağılıyor ve bazen de yorulana kadar dövüyordu.

Birgün koğuşta yatıyordum. Timde sözüm geçtiği için bir asker gelip bana "koş, asker kendini vuracak!" dedi. Yanına vardım. Karakolun arka kısmına geçmiş, elinde bir G3 ve bir adet mermi. Kurma kolunu çekmiş, mermiyi içine bir uzatıyor bir çekiyor. Bir yandan da ağlıyor: "kendimi öldüreceğim."

Yaklaştım yanına, "Sen gerizekalı mısın? İki tane çocuğun var. Bu astsubay için ölmeye değer mi? Şahsen bana aynısını yapsa kendimi öldüreceğime giderim onun kafasına sıkarım. Benim anam ağlayacağına onun anası ağlar" dedim.

Zaten gerçek şu ki astsubay timdeki hiç bir er tarafından sevilmiyor ve ilk çatışmada astsubayı öldürmek isteyen bir sürü er hazır kıta bekliyordu.Söylediklerim üzerine çocuk biraz sakinledi. Elinden tüfeği aldım. O sırada astsubay olanları duymuş, çıkıp geldi. Birbirlerine bağırmaya başladılar. Bizim asker erkekleşmişti, bayağı bir cesareti yerine gelmişti. Aralarına girdim. Astsubay "Sen erkek misin? Kendine sıkacak kadar cesaretin yok. Hadi sık da görelim!" diye bağırıp duruyordu. Sonuçta ikisi de sakinleşti ve astsubay bir daha o çocuğa dokunmadı.

İsimsiz, bize ulaşan eski asker